bayan myllanın salonu

Kullanım örnekleri

bayan myllanın salonu
miss myllas saloon
icon arrow

miss

Phonetic: "/mɪs/"

Part Of Speech: noun


Definition: A failure to hit.


Definition: A failure to obtain or accomplish.


Definition: An act of avoidance (used with the verb give).

Example: I think I’ll give the meeting a miss.


Definition: The situation where an item is not found in a cache and therefore needs to be explicitly loaded.

icon arrow

miss

Phonetic: "/mɪs/"

Part Of Speech: verb


Definition: To fail to hit.

Example: I missed the target.


Definition: To fail to achieve or attain.

Example: to miss an opportunity


Definition: To avoid; to escape.

Example: The car just missed hitting a passer-by.


Definition: To become aware of the loss or absence of; to feel the want or need of, sometimes with regret.

Example: I miss you! Come home soon!


Definition: To fail to understand; to have a shortcoming of perception; overlook.

Example: miss the joke


Definition: To fail to attend.

Example: Joe missed the meeting this morning.


Definition: To be late for something (a means of transportation, a deadline, etc.).

Example: I missed the plane!


Definition: To be wanting; to lack something that should be present.

Example: The car is missing essential features.


Definition: (said of a card) To fail to help the hand of a player.

Example: Player A: J7. Player B: Q6. Table: 283. The flop missed both players!


Definition: To fail to score (a goal).


Definition: To go wrong; to err.


Definition: To be absent, deficient, or wanting.

icon arrow

saloon

Phonetic: "/səˈlun/"

Part Of Speech: noun


Definition: A large room, especially one used to receive and entertain guests.


Definition: A gathering of people for a social or intellectual meeting.


Definition: An art gallery or exhibition; especially the Paris salon or autumn salon.


Definition: A beauty salon or similar establishment.

icon arrow

saloon

Phonetic: "/səˈlun/"

Part Of Speech: noun


Definition: A tavern, especially in an American Old West setting.


Definition: A lounge bar in an English public house, contrasted with the public bar.

Example: A pint of beer in the saloon bar costs a penny more than in the public bar.


Definition: The most common body style for modern cars, with a boot or trunk.


Definition: The cabin area of a boat or yacht devoted to seated relaxation, often combined with dining table.


Definition: The part of a rail carriage or multiple unit containing seating for passengers.

Türkçe'den İngilizce'ye Çevirmen

Çevirinize ince ayar yapmak için yerleşik sözlükleri kullanın: Tek tıklamayla eşanlamlılar ve örneklerle bağlam içi çeviriler, anlamlar, telaffuz ve diğer dil özelliklerinde sorunsuz bir şekilde uzmanlaşmanıza yardımcı olur. Kesinlikle ücretsiz, hızlı ve doğru çevirmen!

Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.Belki tercümanlık mesleğinde ustalaşmak istersiniz? Sitemizle eğitiminiz hızlı ve kolay olacak! Çevirmenler çeviri yaparken çeşitli becerilere ve materyallere ihtiyaç duyarlar. Çevirmenlerin genel özellikleri çevrilecek olan erek dile ve kaynak dile çok iyi hakim olmak, okuduklarını ve duyduklarını iyi anlamak ve iyi bir hafızaya sahip olmaktır. Fonetik, gramer ve cümlelerdeki kelime örnekleriyle birlikte kapsamlı bir kelime, deyim ve ifade kitaplığına sahip çevirmenimiz ilk kez kullanışlı bir materyal olarak kullanılabilir.